Doğal (normal) doğum ne demektir?
Doğal (normal) doğum, doğum fizyolojisine dayalı ve doğumdan sonra anne ve bebeğin ‘ten tene temasının’ sağlandığı, kanıta dayalı bir dizi özgün uygulamaları içeren doğum şeklidir. Doğal doğum, doğum öncesinde hamileye ve ailesine rehberlik edilmesi, korkuların giderilmesi, doğru doğum tercihlerinin yapılmasında hamileye eğitim ve destek verilmesi yönleriyle, hamilenin tercihlerine saygılı bir doğum şekli olarak giderek daha fazla kadın tarafından talep görmektedir.
Doğal (normal) doğum nasıl olur?
Hastaneler riskli hamileler ve sorunlu doğumlara göre tasarlanmış organizasyonlardır. Hastanelerin alışılagelen, rutin tıbbi uygulamaları doğumun doğal gidişini bozabilmekte hatta bazı durumlarda doğumun durmasına yol açabilmektedir. Yaygın ve yanlış uygulamalarla doğumda yapılan rutin, dışarıdan müdahaleler giderek artmış ve kadınlar doğumda daha pasif hale gelmişlerdir. Sezaryen oranlarının inanılmaz yükselişinde bu yanlış rutin uygulamaların da etkisi vardır. Anneler doğum esnasında korku ile pasifleşmekte, korku ve gerginliğe bağlı ağrılar için gereksiz yere ağrı kesiciler kullanılmakta, çare olarak ağrı kesicilerle uyuşturulmakta, bebekler doğumdan sonra annelerinden uzaklaştırılmaktadır. Birçok rutin müdahale annelerin tercihleri sorulmadan uygulanmaktadır. Fizyolojik bir durum olan hamilelik ve doğum, aslında kendiliğinden işleyen doğal bir süreçtir. Yüksek riskli olmayan hamileliklerin doğumları tüm dünyada değişime uğramıştır. Son yıllarda, doğum bir hastalık ve tıbbi durum olarak değil, fizyolojik bir eylem olarak algılanmaktadır.
Doğal (normal) doğum, doğum eylemi, bebeğin doğumu ve lohusalık döneminin normal fizyolojisini destekleyen eğitim, egzersiz, ortam hazırlığı, ruhsal destek ve doğum anı uygulamalarını içeren güvenli ve coşkulu bir doğum şeklini sağlamaktadır. Doğal doğum eğitimleri ile kadının kendi içgüdülerine güvenmeleri sağlanır. Verilen aktif doğum eğitimleri sayesinde korkusuz, kolay ve coşkulu bir doğum, birçok anne ve bebek için mümkün hale gelmektedir.
Doğum süreciyle ilgili gerekli hazırlıkların yapılması, ideal doğum ortamının oluşturulması doğal doğum eğitimlerinin başlıca konularıdır. Doğumun temel hormonları olan oksitosin ve endorfinin yeterli düzeyde salgılanabilmesi için gerekli olan mahremiyet, sessizlik, karanlık ve güven ortamının önemi bilinmektedir. Bu ideal ortamın hamilenin doğum eylemini geçireceği ev ve hastane ortamında sağlanmasına çalışılmaktadır. Biliniyor ki uygun ortam sağlandığında doğumlar çok kadar kolay ve sorunsuz ilerleyebilmektedir. Doğum anına sıra geldiğinde yanlış ıkınma teknikleri doğumu nasıl bozabiliyorsa, bu aşamada anne ve bebeğinin birlikte uyumlu çalışarak doğru ıkınma tekniklerini uygulamasının yararları eğitimlerde sağlanmaktadır.
Doğal (normal) doğum yapabilmek için ne yapmak gerekir?
Doğal doğum için hamilelik sırasında gerçekleştirilen özel eğitim teknikleri sayesinde kadınlar kendi bedenlerinin mucizevi potansiyelini keşfederler. Doğum yapma ve annelik rollerinde korkusuz ve kendine güvenli hale gelirler.
Doğum fizyolojisinin mükemmelliğine saygı duyulan bir anlayış ile yapılan doğal doğum eğitimlerinin temel öğeleri; pelvis ve bebek ile eşgüdümlü çalışma, doğumdaki aktif hareketler, gevşeme, nefes, odaklanma egzersizleri, içe dönüşü sağlayan uygulamalardır.
Doğal doğum ile dünyaya gelen bebekler daha sağlıklı olur ve kolayca emebilirler, kadınların da; kendine ve bedenine güveni arttığı için sonraki hamileliklerinde ve cinsel hayatlarında daha başarılı olurlar.
Antalya doğal doğum talep eden hamileler giderek sayıca artmaktadırlar. Doula doğum destekçilerinden doğum eğitimleri alan hamileler doğal doğumu Antalyada deneyimleme şansına sahip olabiliyorlar. Doğal doğumu destekleyen kadın doğum uzmanlarının sayısı da artmaktadır.
Doğumda Ten Tene Temas ilk insanlık hakkıdır.
Bebek doğduktan en az 3 dakikadan sonra kordonu kesildiğinde hem bebek geçiş döneminde oksijeni almaya devam eder hem de geride bıraktığı 80-120 ml kanını geri alabilir. Böylece yeteri kadar kırmızı kan hücresi, bağışıklık hücresi ve kök hücresine sahip olacaktır. Yeterli kan hacmi kan basıncı sğlanacaktır. Daha sonra bebek , anne cildine mümkün olan en geniş yüzeyi ile çıplak olarak Ten Tene Temas halinde tutulması gerekir. Bebeğin rutin ilk bakımlar anne kucağında 2 saatten sonra yapılabilir.
Doğum Belirtileri nelerdir?
Anne karnında bebeğin yaşam süresi ortalama 40 haftadır. 38 ile 42. gebelik haftaları arası olan doğuma term veya miyad doğum adı verilir. 38’den önce olursa preterm (erken) doğum, 42’den sonra olursa postterm (gecikmiş) doğum denilmektedir. Gelişmiş teknolojiye, cihazlara ve testlere rağmen, doğumunun ne zaman başlayacağı, nasıl seyredeceği, nasıl sonuçlanacağı önceden kesin olarak bilinemez. Her doğum, bebeği ile süreci ile kendine özeldir.
Normal doğumun başlangıcından tamamlanmasına kadar geçen geniş bir dönemi tanımlamak için Doğum Eylemi kavramı kullanılır. Doğum eylemi, 4 evreden oluşur. Düzenli rahim kasılmaları, rahim ağzının incelmesi, açılması (1. evre),rahim ağzı tam açıklıktan sonra bebeğin dışarı atılması (2. evre),takiben plasentanın dışarı atılması (3. evre) ve son olarak anne bebek bağlanmasının olduğu ilk 2 saati içeren (4. evre) süreçlerin tamamına Doğum Eylemi (travay veya labor) adı verilir. ‘Doğum’ ise sadece bebek ve plasentanın rahimden dışarı atılmasını anlatmak için dar anlamda kullanılabilir.
Doğumun başladığını nasıl anlarım?
Doğumun başlama belirtileri her hamilelik için farklılık gösterir, standart bir belirti yoktur. Ancak, şu indirekt bulgular düzensiz rahim kasılmalarına eşlik ediyorsa doğum eyleminin öncü belirtileri olabilir.
- Bebeğin önde gelen kısmının pelvise yerleşmesi sonucu karnın küçülmesi,
- Bağırsak hareketlerinin artması,
- Enerjik hissedilmesi,
- İştahta azalma.
Nişan gelmesi, rahim ağzı mukus tıkacının dışarı atılmasıdır. Hafif kanlı yapışkan bir sıvı olan mukus tıkacı vajinadan dışarı atıldıktan 24-48 saat sonra genellikle doğum eylemi başlar.
Su gelmesi, amniyon kesesinin yırtılması sonucunda amniyon sıvısının vajinadan dışarı boşalmasıdır. Su gelişi çoğunlukla bebek çıkmadan önce olsa bile bazen, doğum eylemi başlamasının ilk belirtisi olabilir. Su gelişinden sonra 24 saat içinde rahim kasılmaları başlar. Doğum dalgaları başlamadan su gelişi olması durumunda, hamile kadın endişelenmeden suyun rengini inceleyip beyaz ve berrak ise ebesine haber vererek sakince evde yapması gerekenlere odaklanabilir.
Doğum Dalgaları yani düzenli rahim kasılmaları, rahim ağzı değişikliği için gerekli itici gücü oluşturur.
Başlangıçta doğum dalgaları orta şiddette, kısa süreli ve aralıkları uzun olur. Süreç ilerledikçe, dalgaların yani rahim kasılmalarının süresi, şiddeti ve sıklığı artar. Kasılmalar başlangıçta 10–15 dakikada bir gelip 15–30 saniye sürerken, doğum yaklaştıkça 2–3 dakikada bir gelir ve yaklaşık 60–90 saniye sürer. Gerçek rahim kasılmalarında, hamile kasılmayı bir rahatsızlık hissi ile fark eder. Saatler sürebilen güçlü kasılmaların sonucunda rahim ağzında açılma gerçekleşir. Rahim ağzının incelmesi (silinme, efesman) ve açılması (dilatasyon) ile doğum eylemi başlamış olur. Bu durumu ebe veya doğum hekimi vajina muayenesi yapması sonucunda anlayabilir.
Doğumun belirtilerini fark eden hamile kadın hastaneye gidene kadar ne yapılabilir?
- Evinin içinde dolaşılabilir ya da istirahat edilebilir..
- Ilık duş alınabilir.
- Masaj yaptırılabilir.
- Hazırlıklar gözden geçirilebilir.
- Sık sık tuvalete giderek idrar yapılabilir.
- Küçük yudumlarla sıvılar alınabilir ya da hafif yiyecekler yenebilir.
Hamileliği süresince eğitim ve destek aldığı doğum destekçisi / ebe rehberliğinde evde geçirilebilecek süre arttırılabilir.
Doğumun evreleri nelerdir, neler hissedilir?
Doğum dalgalarının başlamasından annenin bebeğini güvenli bir şekilde emzirmesine kadar geçen tüm sürece Doğum Eylemi denilmektedir. Doğum eylemi kendi içinde kritik öneme sahip 4 evrede incelenir.
- Evre: Latent faz ilk doğumlarda ortalama 6 saat, doğum yapmış kişilerde 4 saat devam eder. Latent fazın ilk doğumlarda 20 saat, doğum yapmış kişilerde 14 saat üzerine çıkması durumunda bu fazın aşırı uzadığı kabul edilir. Aktif faz, itici güç oluşturan düzenli rahim kasılmaları devam ederken rahim ağzının 4 cm’den 10 cm açıklığa ulaşıncaya kadar geçen süreçtir. Aktif faz, ilk doğumlarda 6-18 saat, doğum yapmış kişilerde ise 2-10 saat sürebilir. Aktif fazda rahim ağzının açılma hızı ilk doğumlarda 1.2 cm/saat, doğum yapmışlarda ise 1.5 cm/saattir. Bu evrenin normal ilerlediğini, ebe veya doğum hekimi vajina muayenesi yaparak takip edebilir.
- Evre: Bebeğin doğmasıdır. Rahim ağzının tam olarak açılmasından (10 cm),bebeğin dışarı atılmasına kadar geçen süreyi ifade eder. İkinci evre ilk doğumlarda 30 dakika ile 3 saat , doğum yapmış kişilerde ise 5- 30 dakika arasında değişir. Bu evrede bebeğin başı, iniş, fleksiyon, iç rotasyon, defleksiyon, dış rotasyon gibi bir dizi hareket yaparak doğum kanalını ter ederek tüm bedeni doğmuş olur.
- Evre: Plasentanın doğmasıdır. Bebeğin doğumundan plasentanın dışarı atılmasına kadar geçen süreyi ifade eder. Üçüncü evre 0-30 dakika arasında değişir.
- Evre: Anne-bebek bağlanmasının olduğu ve emzirmenin başladığı dönemdir. Genellikle ihmal edilen bu dönemde kordon kesilmeden, ten- tene temas hemen sağlanmalı ve sağlıklı bir bebekle ilgili rutin işlemler birkaç saat sonrasına ertelenmelidir.
Normal doğumda vajina kesisi, epizyotomi şart mı?
Normal doğumda epizyotomi adı verilen vajina kesisinin rutin, (standart prosedür olarak) yapılmasının, şiddetli yırtık, pelvik organ sarkmasını önlediğine dair yeterli kanıt bulunamamıştır. Bu yüzden epizyotomi sadece belirli durumlarda (dışarıdan itme, yanlış nefesle ıkınma, iri bebek, bebek kalp atışının bozulması, vakum vb) uygulanması gereken bir girişimdir. 36. hamilelik haftasından itibaren perine masajı ile doğuma hazırlık yapmış hamilelerde, aktif doğum pozisyonları uygulayan, yavaş ve uygun doğum nefesiyle ıkınan hamilelerde epizyotomi gereksinimi azalmaktadır.
Güzel bir doğumun temel şartları:
- Doğum kendi başlamalıdır.
- Annelere doğum boyunca hareket özgürlüğü verilmelidir.
- Doğum yapan kadınlara duygusal ve fiziksel destek verilmelidir.
- Doğum eylemi boyunca rutin müdahalelerden kaçınılmalıdır.
- Doğumda doğal ve aktif ıkınma teknikleri tercih edilmelidir.
- Doğumdan sonra anne ve bebeği bir arada tutulmalıdır ve emzirme için limitsiz imkan tanınmalıdır.
Doğum, bu kurallara uyuldukça hem anne adayı hem ebe, doğum hekimi için keyifli mutluluk verici olabilecektir. Doğumların büyük bir kısmı doğanın gücüyle kendiliğinden sorunsuzca gerçekleşir. Doktor veya ebe sadece bu süreci adım adım izler.