Serbest Fetal DNA Testi Nedir, Ne Amaçla Yapılır?
Günümüzde, sık görülen kromozom anormallikleri (anöploidi)’nin belirlenmesine yarayan, hamileliğin 10. ve 18. haftaları arasında yapılan güvenilir yeni testler geliştirilmiştir. Hızla yaygınlaşan bu testler hakkında hamileler daha fazla şeyi merak ediyorlar.
Kromozom anormallikleri için temelde iki grup test var. Alışılagelen ikili ve üçlü testlerden sonra fetal DNA testinin geliştirilmesi ailelerin bu konuya ilgilerini artırıyor. Birinci grup test; ikili, üçlü veya dörtlü test olarak bilinen, son 20 yıldır klinik kullanımda olan konvansiyonel, biyokimyasal testlerdir. Bu testler plasenta kaynaklı bazı hormonların ve maddelerin anne kanından ölçümüne dayanıyor. Testin duyarlılığı, yani sorunu belirleme gücü (pozitif prediktivite)%60-97 arasında değişiyor. Diğer test, serbest fetal DNA testi; 2011 yılından itibaren klinik kullanıma giren tamamen farklı yeni bir testtir.
Serbest fetal DNA testi, anne kanında, plasenta kaynaklı hücre dışı fetal (bebeğe ait) DNA’nın analizine dayanıyor. Bu test amniyosenteze benzer kesinlikte ve detayda sonuçlar verebiliyor. Bebekten değil anne kanından bakıldığı için, amniyosentez gibi bebeğe zarar verme olasılığı bulunmuyor. Bu avantajları nedeniyle ailelerin seçimlerini ve tercihlerini değiştirebilecek güçlü bir test gibi görünüyor. Bu testin kromozom bozukluklarını belirleme gücü (pozitif prediktivite) şimdiki verilere göre %99’un üzerinde, muhtemelen bilgiler arttıkça daha yüksek sonuçlar gelecek.
Serbest fetal DNA testi kimlere önerilir?
Serbest fetal DNA testi çok yüksek maliyetlere sahip olduğu için, riski olmayan geniş topluluklara tarama testi olarak önerilememektedir. Yüksek maliyetli bir test tarama testi yani özel bir riski olmayan herhangi hamileye önerilebilecek bir test olamaz. Teknolojinin hamilelere sunduğu bu hizmetten ebeveynlerin haberdar olması, ancak yaptırmayı istemekte kendilerini rahat hissetmeleri öneriliyor. Testi yaptırmamak bir kayıp değildir, çünkü tedavisi veya değiştirilmesi mümkün olan bir durumdan bahsedilmiyor.
Serbest fetal DNA testi yakın gelecekte test maliyeti yeteri kadar düştüğünde, muhtemeldir ki, temel tarama testi olarak tüm hamilelere önerilecektir. Halihazırda, bu test riskli hamilelerde yani, ikili testin anormal olduğu, ultrasonda bebekte bir anormallik saptandığı, geçmiş hikayesinde kromozom anormalliğinin olduğu durumlarda amniyosentezden önce yapılması gereken bir test olarak öneriliyor.
Anne ve baba adayı tarama testlerinin neyi hedeflediği ve sonuçları hakkında, hamileliğin henüz başlangıcında testi yaptırmadan önce bilgi sahibi olmalıdır. Tüm testlere rağmen anne karnındaki bebeğin hiçbir kromozom bozukluğuna sahip olmadığı garanti edilemeyeceği gerçeği akılda tutulmalıdır. Çünkü hiçbir test, bir hastalığı %100 saptama gücüne sahip değil. Testlerle araştırılan kromozom anormalliklerinden Down sendromu dışındaki anormallikler tarama yapmaya gerektirecek kadar sık görülmezler. Hamilelerin en sık sorduğu soru şudur; test ile kromozom bozukluğu saptanırsa yapılacak bir şey var mı? Kromozom anormalliklerine maalesef, herhangi bir tedavi yapılamıyor, sadece aile isterlerse hamilelikleri düşük yaptırarak sonlandırabiliyor. Dahası belirlenen kromozom bozukluğunun hangi bedensel ve fizyolojik kusurlara hangi şiddette yol açacağı kesin olarak söylenemiyor. Bu yüzden ebeveynlerin bu olasılıkları düşünerek test yaptırmaları öneriliyor.
Aile eğer sonlandırmayı düşünmeyecekse belirti vermeyebilen bu anormallikleri öğrenmek ister mi? Öğrenirse ne hissedeceğini bilmesi gerekir. Kromozom anormallikleri tedavi edilebilir hastalıklar olmadığı için fetal DNA testi gibi genetik testleri yaptırmamak ailelerin seçimi olabiliyor.
Serbest fetal DNA testi hakkında ailenin bilgi sahibi olması, kendisinin ve bebeğinin bilinen bir riski yok iken maliyet yarar dengesini değerlendirmesi, doğru bilgilenme sonrasında kendisini rahat hissedeceği kararı vermesi yararlı olacaktır.
Serbest fetal DNA testi (Non-invaziv prenatal test; NIPT) sonuçları nasıl yorumlanır?
Bebekte sorun olup olmadığını daha erken dönemde gösteren non-invaziv yeni bir prenatal testin kullanımı hızla yaygınlaşmaktadır. Daha önce kullanılan biyokimyasal tarama testlerinde (ikili test, üçlü test, dörtlü test) hamilenin kanındaki hormon değerlerine bakıldığı için Down sendromu tespitinde düşük başarı oranları söz konusuydu. Yeni geliştirilen non-invaziv prenatal test hamilenin kanında cenine ait (fetal) DNA analizine dayandığı için 10 kat daha yüksek doğruluk oranlarına sahip olduğu bildirilmektedir. Bu testin sağladığı yüksek doğruluktaki net sonuç sayesinde, amniyosentez gibi girişimsel işlemlere ihtiyacın belirgin oranda azalması beklenmektedir.
Tarama yaptırıp yaptırmama kararı hastaya ve hekimine kalmakla birlikte, özellikle yüksek riskli ve 35 yaş üzerinde olan çoğu hamile kadına tarama testlerini yaptırması önerilmektedir. Böylece, hamilenin, bebeğinin sağlığı konusundaki endişeleri daha erken dönemde giderilmeye çalışılmaktadır. Girişim içermeyen, hamilenin kanında bebeğine ait DNA’nın analizine dayanan, doğruluk oranı çok yüksek olan bu test sayesinde, küçük de olsa düşük riski taşıyan CVS (koriyon villus örneklemesi) ya da amniyosentez gibi girişimlerden kaçınılması sağlanabilmektedir. Daha etkin bir tarama testi hamile için daha az stres ve daha az invaziv işlem anlamına gelmekte,ve eğer sorun yoksa, gebeliğin rahatça devam edebilmesine imkan sağlamaktadır.
MaterniT21Plus, Verifi, Panorama ve Harmony gibi değişik ticari adlarla piyasada olan bu testlerin yapılması son derece basittir. Annenin kolundan kan örneği alınarak DNA analizi için laboratuvara gönderilir. Sonuç kromozom anomalisi saptayıp saptamadıkları şeklinde bildirilmektedir.
Non-invaziv yeni tarama testlerinin pozitif sonuçları (yani, kromozom anomalisi saptandı şeklindeki sonuç) hastalar ve hekimler tarafından doğru yorumlanmalıdır. Pozitif sonuç durumlarında doğrulama testi (amniosentez) yapmaksızın sadece tarama testi pozitifliğine dayanarak gebelikler sonlandırılmamalıdır. Çünkü bu test ‘risk’i temel alan bir testtir, tanı testi değildir. Dolayısıyla, sonuç hastaya ‘bebeğin hasta olma riskinin daha yüksek olduğu’ şeklinde bildirilmelidir. Riskin yüksek olması durumunda, emin olmak için CVS (koriyon villus örneklemesi) ya da amniyosentez gibi bir doğrulama testi yapılarak kesin tanı koymak gerekmektedir.
Non invaziv prenatal test hamile kadının kanında dolaşan plasenta kaynaklı DNA’yı bulup ve kromozom hastalıkları açısından değerlendirmektedir. Plasenta kaynaklı DNA her zaman cenin kaynaklı (fetal) DNA ile aynı olmayabilmektedir. Non-invaziv prenatal testin normal sonuç vermesi de ceninin etkilenmediği anlamına gelmemektedir. Test sonuçları çok yüksek doğruluğa sahip olsa da, tüm kromozomal anomaliler veya plasentaya, anneye ve canine ait mozaisizm adı verilen durumlar bu test ile saptanamayabilmektedir.
Hamile kadınlar karar vermeleri halinde, kendilerinin kanından yapılan yeni non-invaziv prenatal testi hamileliklerinin 10-14 haftaları arasında yaptırabilmektedirler. Bu testin maaliyeti, sigortanın karşılamadığı durumlarda ülkemizde 1500-2000TL civarındadır. Bu test teknolojinin yaygınlaşmasıyla yakın gelecekte ucuzlayarak rutin kullanımda yerini alacak gibi görünmektedir.